Beş süre önce, hamile nişanlısını düğün gününde terk eden ve formdan düşmüş Dennis’in, onu geri kazanmak için bir maraton koşmaya karar vermesini açıklama yapmak etan bir gösterim filmideyiz. Pek çok gösterim filmide aşk için yapılan fedakarlıkları, büyük çapta hamleleri görmüşüz. Ancak, Dennis’in gerçekleştirdiği bu adım, benzer biçimde vakitda kişisel bir dönüşüm ve kendi kendine has bir öz-halk olmanın ta kendisidir. Dennis’in kişisel zaferi, smekândiği hatunı geri kazanma odaklı gibi görünse de aslında kendi hayatına dair ciddi bir farkındalık kazanma menkıbesini açıklama yapmak etıyor. Kendi hatalarının farkına varıp, onları düzeltmeye çalışması ve bu uğurda giriştiği zorlu bir maratona hazırlanması, seyretyiciye ilham veriyor. Öte yandan, gösterim filmi benzer biçimde vakitda bir kişinin hayatdığı büyük çapta bir pişmanlığı, özür dileme çabalarını ve affetme kavramını inceliyor. Dennis’in hamile nişanlısını terk etmesi, son derece yanlış ve acı verici bir hareket. Ancak bu yanlışından dönmek için giriştiği çaba, pişman olduğunu gösteriyor. İzleyicinin Dennis’e sempati duymasını sağlayan da bu çaba. Bunun yanı sıra, nişanlısının onu affedip affetmemesi de kendi elinde. gösterim filmiin sonunda, seyretyicinin de bunu sorgulamasını sağlayan bir sonla karşılaşıyoruz. Bu hikayede, karmaşık olan duygular ve hayatın zorluklarına karşı verilen çarpışma üzerine çarpıcı bir bakış açısı göstermekuluyor. Five years after jilting his pregnant fiancée on their wedding day, out-of-shape Dennis decides to run a marathon to win her back; bu basit bir cümleden çok daha fazlasını belirtme ediyor ve seyretyiciye duygusal bir roller coaster göstermekuyor. Bu hikaye, benzer biçimde vakitda smekândiğimiz kişileri nasıl etkilediğimizi ve onları geri kazanmak için neleri göze alabileceğimizi gösteriyor.